Newsweek Türkiye – Mayıs 2009

25th Şub 2014

Günümüz koşullarında çocuklarımızın eğitim ve öğretim durumları eskiye oranla oldukça fazla değişim göstermiştir. Özellikle çağımız çocuklarında yaşanan öğrenme güçlükleri, hareketlilik ve sabırsızlık mevcut klasik öğretim modellerine çok fazla uymamaktadır. Zira bu tarz çocuklarda zaten eğitim sisteminin dışına kendini itebilmektedir. Bu noktada yeni nesil çocuklarına yeni nesil okulları ihtiyacı duyulmaya başlanmıştır.

Yapılan bir çok araştırma da öğrencinin öğrenme stiline uygun eğitim ve öğretim verilmesinin geleneksel yöntem dediğimiz şu anki okul sistemi ile yapılandırılmış eğitim öğretim sistem ve ortamlarının çocuk ve veli üzerindeki etkileri araştırılmaktadır. 2004 yılında Selçuk Üniversitesinde yapılan bir yüksek lisans tezi araştırmasında, öğrenme stillerinin çocukların okul becerilerini ne ölçüde etkilediği araştırılmış.

Sonuç bulgularında 102 öğrenciden 74 nünün öğrenme stillerine göre verilen eğitim sonucunda ciddi farklılıklar bulunmuş. Araştırmanın öneriler kısmında öğretim yılı başında belirlenecek test ve gözlemelerle çocuğa uygun eğitim ve öğretim verilmesi istenmiş. Bir diğer araştırmada 2006 yılında yine aynı üniversitede öğrenme stillerine uygun verilen eğitimde öğrenci ve velilerin tutumu araştırılmış.

Sonuç bulgusunda öğrenme stiline uygun eğitim verilen grubun motivasyonunun daha artmış, anne ve babaları ile ders konusunda daha az çatışma yaşadıkları bulunmuştur. Yurtdışı araştırmalarında ise öğrencilerin derse yönelik tutumlarının, akademik basarı (Martinez, 2002), bilimsel tutumları kazanma (Dieck, 1997) ve çalısmayı sürdürmeye yönelmede (Parker ve Gerber, 2000; Mattern ve Schau, 2002) etkisi oldugunu ortaya koymustur (Akt.: Altınok, 2004).

Miller ve Mc Kiney’in (1993) ögrenme stiline uygun ders tasarımının, motivasyon, tutum ve katılımı artırdığına iliskin bulgular aktaran, tutum ile basarı arasındaki iliskiyi bulmuştur. Ayrıca Weinsburg’un (1995) arastırma sonuçları aynı bulguları göstermektedir. Yukarıda bahsi geçen araştırmalar sonucunda yeni nesil çocuklarının genel eğitim ve öğretim ortamlarına uyum sağlayabilmeleri için gerekli öneriler şöyle sıralanabilir.

Öğrenme stilleri ile ilgili olarak, başta öğretmenler olmak üzere okul yönetimlerinin, velilerin ve öğrencilerin bilgilendirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla hizmet-içi kurslar ile uygulayıcı ve yöneticilere yönelik bilgilendirme seminerleri düzenlenmelidir. Bilişsel ve duyuşsal öğrenme ürünleri üzerinde bir çok olumlu etkileri olan ögrenme stillerine dayalı etkinliklere egitimin her kademesinde yer verilmelidir.

Eğitim fakültelerinde, öğretmen adayları ögrenme stilleri ve ögrenme stillerine dayalı ders tasarımları hakkında bilgilendirilmelidir. Öğretim programları ögrenme stillerine dayalı ders tasarımlarını destekleyecek biçimde değistirilmelidir. Bu sonuçlardan MEB nin eğitim sisteminin geleneksel anlayışı koruduğu ancak yeni yöntem ve tekniklerin entegre edilmeye çalışıldığı da gözlenmektedir. Ancak mevcut koşullar, personel ve fiziksel şartların yetersizliği bu açığı kapatacak özel okulların açılması ihtiyacını doğurmaktadır. Ben bu tarz okullara “yeni nesil okulları” diyorum. Bu okullarda öğrencilerin öğrenme stillerine uygun eğitim ve öğretim gördüğünde daha başarılı ve üretken kişiler olabileceği vurgulanmaktadır.

Görsel, işitsel, kinestetik, doğasal, bedensel, sözel becerilerin entegre edildiği eğitim sistemini uygulamalarına ağırlık verilmektedir. Bazı okullarda akademik beceriden çok çocuğun öğrenme stiline uygun yaşayarak öğrenme temelli çalışmalar uygulanmaktadır. Bu okullar özellikle dikkat dağınıklığı, hiperaktivite sorunuyla boğuşan çocuklarda oldukça olumlu geri bildirim alınmasını sağlamaktadır.

E.Ç. 8 yaşında iletişim sorunu yaşayan, içe kapanık ve derslerde çok aktif olmayan bir öğrencidir. Normal bir ilköğretim okulunda eğitime devam eden E.Ç. derslerde bildiği sorulara cevap vermek için parmak bile kaldırmamaktadır. Öğretmeni 45 kişilik mevcudu olan öğrenciyle yeterince ilgilenememekte, hatta şımarık olarak bile düşünmektedir. Veli ve aile arasında da çekişmeler yaşanmaktadır. Çocuğuna biraz daha ilgi göstermesini isteyen veli ile öğretmenin yetişemediğini ifade eder cevapları çatışma yaratmaktadır.

Neticede de bu bahsi geçen bir okula geçiş yapıldı. 25 kişilik bir sınıf ve müfredatı rahat olan bu okulda 6 ay içinde gözle görülür değişim oldu. Parmak kaldırmaya, derse ilgi duymaya herşeyden öte kendine olan özgüvenini kazanmaya başladı. Şu an halen devam ediyor ve mutlu..

İkinci öğrencimiz bunun tam tersi bir çocuk. 10 yaşında olan A.K. bu okullardan birine gitmektedir. Ancak ilkokuldan beri belli bir disiplin kazanmadığı için ailesiyle ve çevresiyle sorunlar yaşamaktadır. Oldukça aktif olan A.K. akademik zekası oldukças iyidir. Hatta derslerde sıkılmakta onun için basit kalmaktadır. Aile okul değişikliği için bize başvurdu. Yapılan değerlendirmelerde istedikleri okula gitmesinde bi rsakınca olmadığını belirttik. A.K. nin geçiş yaptığı okul oldukça iddalı ve akademik becerilere oldukça fazla değer veren bir okuldu.

İlk 2-3 ay oldukça fazla uyum sorunları yaşayan A.K. şu an orada oldukça başarılı ve sınıfında ilk beşe giren bir öğrencisidir. Bu okullar artık klasik eğitim sisteminden sıkılan çocuklar için birebir etkendir. Ailelerin yeni dönemde okul seçimlerinde mutlaka çocuklarının öğrenme stillerini ve yaşadığı sorunları göz önüne alarak araştırmaları önerilir.

error: